Sağlık hiçbir zaman ötelenemeyen bir ihtiyaç ve bizler de bu hizmeti veren kişileriz. Halk Sağlığı Çalışanları olarak yaptığımız işin insani tarafı çok daha fazla önem arz etmektedir. Sağlıklı bir toplum için, aile hekimliği uygulamasının sağlıklı kurgulanması eksikliklerin ve gerekli düzenlenmelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Aile hekimliği uygulaması, koruyucu önlemler, denetim sistemi ve ödeme sistemlerin yerinde incelenmesi ve elde edilen sonuçların yeniden değerlendirmelerin yapılması ile hızla gelişerek, dünya örneklerinde olduğu gibi ihtiyaçlara göre şekillenebilecektir.
1- Emeklik özlük hakları ve yıpranma payı;
Emeklik özlük hakları ve yıpranma payı gibi yaşamsal ve geleceğin güvencesinin temelini oluşturan hassas konuların aydınlığa kavuşturulması.Hangi sürelerde, hangi kurumlardan ve ne zaman emekli olunabileceğinin açıklama ve kesinliklerinin belirlenerek , Emekli Sandığı/SSK İkileminin çözülmesi, taban ücretin üstünde verilen kişi üstü ücret miktarlarının da, emeklilik maaşlarına yansıtılması için gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir.
Özlük haklarının net belirlenmesi gerekmektedir. Özlük hakları açısından Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) çalışanları ve Aile hekimliği çalışanları önemli dezavantaja sahiptir. Bu durumda topluma yönelik koruyucu sağlık hizmetleri değersiz hale getirilmektedir. Aile hekimliği sisteminde hem hekim hem de diğer sağlık çalışanları is güvencesi olmayan biçimde istihdam edilmektedir. Bu kabul edilemez bir durumdur.
2- Hastaya takip ve bildirimlerde yasal sorumluluk
Sağlıkla ilgili tüm halka zorunlu eğitim verilmeli, özellikle Medyanın en çok takip edildiği saatlerde, Aile hekimliği hizmetlerinin etkin ve sürdürülebilir olması için bireylerin ve toplumun doğru sağlık bilgisine sahip olması önem arz etmektedir. Bu noktada gerek aile hekimliği gerekse diğer basamaklarda hizmet talebinde bulunan bireylerin, haklarını olduğu kadar sorumluluklarını da bilmesi gerekmektedir. Hasta-hekim ilişkisini bozacak ve onları karşı karşıya getirebilecek kamuoyu algısıyla mücadele edilmelidir.
Bu çerçevede, halkın aile hekimliklerinden hizmet alım sürecinde bilinçlendirilmesi için Bakanlık tarafından eğitici ve tanıtıcı materyaller hazırlanmalı, kitle iletişim araçları kullanılmalı, bu kapsamda uygun kampanyalar düzenlenmelidir. Aile hekimlerinin nüfusularına kayıtlı olan bebek, gebe ve lohusaların izlem ve aşılamalarında aksamalara; bizim dışımızda gelişen bu tür durumlardan dolayı performans cezası alarak maaşlardan kesinti yapılmasına veya bu kesintileri önlemeye çalışırken bunca iş yükünün yanında sayfalarca evrak doldurmaya çalışılmasına yol açıyor. Bu tür evrak işlerinin, zaten yoğun olan aile sağlığı merkezlerinde bunca zaman ve evrak israfına yol açmadan, daha uygun ve kesin yöntemlerle toplum sağlığı merkezi ve halk sağlığı müdürlüğünce çözülmesini bekliyoruz.
Aile hekimliği yönetmeliklerinin bu tür durumlarda sadece sağlık çalışanına değil, vatandaşa da sorumluluk yüklemesini istiyoruz. Gebe-bebek izlemlerinde, zorlayıcı ısrarlı takiplerin esnetilerek, sağlık görevlilerine uygulanan maddi ve cezai müeyyidelerin, bildirimlerde bulunmayan vatandaşları da kapsayacak şekilde yaptırımlarının sağlanması gerekmektedir.
3- İzin problemi;
Devlet hiç bir kesinti yapmadan farklı iş guruplarında olduğu gibi;10 yıla kadar 20 gün,10yıl üzeri 30 gün kesinti yapmadan ya da yerine birini koyma zorunluluğu istemeden yıllık izin vermelidir. Bu süre aşıldığında ya da suistimal olduğunda istediği yöntemi ya da kesintiyi uygulayabilir. İzne çıkıldığında var olan boşluğu doldurmak devletin görevidir. Bu uygulama şimdiki hali ile özlük hakkı gaspı olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca tek hekimli birimlerde çalışan Aile Hekimi ve ASE’ları izin kullanamamakta, kullanır iseler ciddi bir kesintiye uğramaktadırlar.
Aynı şekilde başka bir mağduriyette süt izni ve babalık izninde yaşanmaktadır. 25/02/2011 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Yasayla süt izni de artırılmıştır.Buna göre için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk 6 ayda günde 3 saat, ikinci altı ayda günde 1.5 saat süt izni getirilmiş, bu izni kullanma şekli memura bırakılmıştır.
Fakat kadın aile hekimi ve aile sağlığı elemanına ise bu durum; ‘Bir yaşından küçük çocuklarını emzirmesi için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilir’ şeklindedir. Babalık izninde ise 6111 sayılı yasayla babaya da doğum izni getirilmiştir. Yasayla doğum sırasında annenin ölümü halinde babaya anne için öngörülen süre kadar izin verilmesi imkanı getirilmiştir. Ayrıca memura, eşinin doğum yapması halinde, isteği üzerine on gün babalık izni getirilmiştir Ancak aile hekimleri ve ASE’larına bu izin kullandırılmamaktadır.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’na izin haklarımız ile ilgili yeni düzenleyici maddelerin eklenmesini ve bunun ardından da Sağlık Bakanlığımız ve üyesi bulunduğu Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanacak olan yeni Ücret Sözleşme Yönetmeliğinde yıllık, hastalık, mazeret, kongre, süt izni ve babalık izinleri için aradaki farklar düzeltilmelidir.Ayrıntılı düzenleme yapılacağını umut etmekteyiz.
4- Rapor kaosu;
Rapor kaosunun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Tartışmalara neden olan raporların sınırlarının net olarak çizilmesi gerekmektedir. Her kurumun kendi kafasına göre rapor icat etmesinin önüne geçilmesi, kurumların yazılı olarak bilgilendirilmesi sınırları çizilen raporlar içinde halk sağlığı kurumunca rapor başvurularında resmi başvuru formlarının oluşturulması gerekmektedir. Aile Hekimleri’nden santranç oynayabilir raporundan tut da beden eğitimi dersine girebilire kadar bi o kadar anlamsız ve acayip gelen rapor istekleri olmaktadır.
Aile hekimleri olarak hukuk çerçevesinde başımızı en çok ağrıtan konunun sürücü belgesi raporları ve silah ruhsat için sağlık raporlarının verilmesi olduğu kaçınılmazdır. Hangi durumlarda rapor verilip hangi durumlarda hastaneye sevk edileceği netleştirilmelidir. Belirginlik olmadığı ve mevzuatta belirtilen hastalıkların asm koşullarında ekarte edilemeyeceği için çoğunluk tarafından hasrtaların sevk edilmesi bu yüzden bazı hekimlerin tüm başvuruları hastaneye yollaması şikayetlere yol açmaktadır ve bu ASM çalışanlarına şiddet , tartışma ve motivasyon kaybı olarak geri dönmektedir..
5- Sağlıkta şiddet;
Sağlıkta şiddet için gerekli düzenlenmelerin bir an önce yapılmasını beklemekteyiz. Şiddet nereden gelirse gelsin ve kime uygulanırsa uygulansın kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Ancak bilinmelidir ki Sağlıkta Şiddetin gerçek çözümü Yüce Mecliste’dir. Etkin bir şiddet yasası, Tutuklu yargılama-caydırıcı ceza sistemi getirilmedikçe devam edeceği ortadadır.
6- Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmesi ve usulsüz denetimlere ve keyfi ceza puanı uygulamalarına son verilmesi;
Sağlık Bakanlığı’nın hekim başına 2500 kayıtlı kişi olması yönünde bir hedefi vardı ancak Türkiye’de hekim başına kayıtlı kişi sayısı 3800’ler seviyesindedir. Bu yoğun kayıtlı kişi sayısı, hekimleri sadece poliklinik yapmaya itmekte ve hekimin, koruyucu sağlık hizmetlerine zaman ayırabilmesini zora sokmaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde öncelikli olan, koruyucu sağlık hizmetidir. Bağışıklama hizmetlerinde Avrupa şampiyonu olan, oradaki meslektaşlarından 2-3 kat daha fazla kayıtlı kişiye hizmet sunan aile hekimlerinin motivasyonu, bakanlık tarafından yapılan usulsüz denetimler ve keyfi ceza puanı uygulamalarıyla yok edilmektedir. Halk memnuniyeti açısında en üst sırada olan aile hekimlerinin neredeyse tamamına cezai müeyyide uygulanmıştır.
7- SABİM Hattı;
Sabim Hattı’ndan gelen mesnetsiz ve asılsız şikayetlerin önüne geçilmelidir. Bu tarz şikayetlerle ilgili boşu boşuna Halk Sağlığı Çalışanlarının demoralize olması ve çalışanların motivasyon kaybı engellenmelidir. Sabim hattını arayan kişiye otomatik mesaj olarak; Şikâyet ettiğiniz kurum ve veya kişilerle kimlik bilgileriniz paylaşılacaktır. İsimsiz şikayetler değerlendirmeye alınmayacaktır. Şikayet sonucunda şikayetiniz haksız veya usulsüz ise kurum veya kişinin size karsı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı sakĺı kalacaktır.’ diye bir uyarı çıkarsa şikayetlerinin büyük kısmı engellenir.
8- Kırsalda ase sorunu;
Hastaneler muvafakat vermediği için artık aile sağlığı elemanı bulmakta zorluklar yaşanmakta ve bu durumda elemansız bir hekimliğini yürütmek büyük bir sıkıntı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle periferde-köylerde aile hekimliklerinde çalışacak kamu personeli bulunamamaktadır. Aile sağlığı elemanlarının maaşlarında iyileştirme yapılmalı. Özellikle ulaşım ve lojman sıkıntısı olan yerlerdeki personelin maaşı iyileştirilmeli. Aile sağlığı elemanların en azından çalışma yoğunluklarını karşılayan bir maaş farkı düzenlemesi olmalı ve hastanelerden geçiş özgür bırakılmalıdır.
9- Adli ve defin nöbetleri;
Adli ve defin nöbetlerin Aile Hekimlerine yıkılmasına karşı çözüm üretilmesi gerekmektedir. Adli ve defin nöbetleri ile Aile Hekimlerini bekleyecek olan yine bir kaos, yine bir kargaşa yine savunmalar, dosyalar, davalar, yine evde kalacak cenazeler, gece yarısı hekim arayan vatandaşlar, lojistik hizmeti bekleyen hekimler , yine arayan arayana, kızan kızana ve telefon trafiği olacaktır. Belediyeler hekim kadrolarını doldurmalı veya hizmet satın alma yoluna gitmelidir.
9- Personel ihtiyacı;
Poliklinik hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri, istatistiksel çalışmalar ve diğer hizmetleri tek aile sağlığı çalışanı ile sağlıklı bir şekilde yürütülememekte, verimli bir hizmetin görülmesi için ikinci bir aile sağlığı çalışanına ihtiyaç duyulmaktadır. Aile Hekimliği bünyesindeki sağlık hizmetlerinin sunumunda verimliliğin sağlanabilmesi için objektif kriterler belirlenerek ihtiyaç duyulan ASM’lere aynı koşullarda ikinci aile sağlığı çalışanı veya tıbbi sekreterin sözleşme imzalamasına imkan tanımalıdır.
10- Kamu görevlisi olmayan ASE’ler;
Kamu görevlisi olmayan ebe, hemşire ve sağlık memurlarının sözleşmeli aile sağlığı çalışanı olarak istihdam edilmesine son verilmelidir. Bu pozisyonlara istihdam edilecek personel kamu görevlisi olarak atandıktan sonra aile sağlığı çalışanı sözleşmesi imzalamalıdır.
11- Becayiş hakkı?
Aile Hekimliği’nde görev yapan personele becayiş hakkı getirilmelidir.
12- Gruplandırma kriterleri;
Gruplandırma kriterleri yeniden düzenlenmeli verilen hizmet kalitesi’de kriterler arasına alınmalı reel ve uygulanabilir olamıdır; Aile Sağlığı Merkezleri daha önceden kurulmuş merkezler olduğu için ve geneli kamuya ait binalar olduğundan aile hekimleri hazır bir ortama gitmek zorunda kalmıştır. Fiziki koşulların iyileştirilmesi için de devlet tarafından gerekli koşullar sağlanmamış iken koşulları mevzuatta belirlenen hallere uygun olmayan aile sağlığı merkezlerinden dolayı aile hekimleri sorumlu tutulamaz. Bu nedenle mevcut ASM’lerin tamamının A grubu olabilmesine imkan verecek şekilde kriterler revize edilmeli, ya da aile hekimlerine A grubuna uygun standartlarda aile sağlığı merkezleri Bakanlıkça inşa ve temin edilmelidir.
(A sınıfı olma kriteri olan m2 ve oda sayıları kamu binasını zorunlu olarak kullanan ASMlerde tüm odalar kullanılması kaydıyla esnetilmelidir) Çünkü bu ASMler de aile hekimleri hazır binalara girmişlerdir. Binalarda oda m2 si ve sayısında çok değişiklik yapılamamaktadır. Bundan dolayı aile hekimleri sorumlu tutulmamalıdır. Örneğin tip proje ile yapılan ASMlerde 1 adet 14 m2 oda var ve diğerleri 11.8m2 olduğundan birçok yerde sırf m2 yüzünden A sınıfı ASM bulunmamaktadır.) Eğer ASM binası yetersizse veya kamu binası yoksa ASM bina yatırımı aile hekimlerinin karşılayamayacağı tutarlarda olacağından kamuca yapılmalıdır.
13- Aşıların Muhafazası;
Türkiye’de, aşılar no-frost besin dolaplarında saklanmakta, hekim ve aile sağlığı elemanları en ufak bir ısı değişiklikleri nedeniyle gece-gündüz hafta sonu da dahil olmak üzere 7/24 Aile Sağlığı Merkezleri’ne giderek aşı dolaplarıyla ilgili ATS nöbetleri icap nöbeti tutmak zorunda kalmaktadırlar ve gece en ufak sorunda bile defalarca arayan ATS ile uğraşmaktadırlar.
14- Kronik hastalıkların takibi;
Başarılı kronik hastalık takibi için ilk yapılması gereken, kronik hastalık takibi için randevu sistemine geçilmesi, hekimlerin ücret kaybına neden olmaksızın kayıtlı kişi sayının ideal seviyelere çekilmesi ve kronik hastalık takiplerinde pozitif performans verilmesi gerekmektedir. Aile hekimlerinin demoralizasyonu aşılmalı ve kronik hastalıklar konusunda farkındalık çalışmaları yapmalıdır.
15- Uzmanlık Eğitimleri;
SAHU (Sözleşmeli Aile Hekimlerine Verilecek Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitimi’nde düzenlenmeler yapılmalıdır;
AHUZEM adı verilen uzaktan eğitimin amacı bilgi beceri ve tutum değişikliği kazandırmak olarak açıklanmış ancak uzaktan eğitim ile beceri eğitimi sağlanamayacağından 2015’de sonlandırılmıştır. Yerine SAHU (Sözleşmeli Aile Hekimlerine Verilecek Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitimi) adı altında yarı zamanlı bir uzmanlık eğitimi tanımlandı. Tüm ülke hekimleri için uygulanabilirliği iyileştirilmeli, , her hastanede ayrı uygulamanın olmadığı, içeriği hastane ve kliniğe göre değişmeyen bir uygulama olmalı ve bu uygulamadan doğan çalışma düzeninin bozması, ücret düşüşüne neden olması, fazladan iş yükü getirmesi, rotasyonlarda bağlı nüfusun ortada kalması gibi çok sayıda sorunların aile hekimlerine terk edilmemesi gerekmektedir
16- AHBS teknik desteği;
AHBS’nin teknik desteği yetersizdir. Sistem mesai saatleri içerisinde yavaşlamakta, sistem sıklıkla kopmakta ve zaman zaman veri girilememektedir. Sistemin yavaşlığı bazen performans kesintisi ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle aile hekimleri AHBS yerine diğer yazılımları kullanmaya başlamışlardır. Aile hekimlerinde, diğer yazılımların tercih edilmesi için AHBS’nin sorunlarının çözülmediği yönünde algılar mevcuttur AHBS Bakanlığın istediği bütün formları kapsamalı ve ilgili birimlere kendisi göndermelidir
17- Çalışan Memnuniyeti;
Mevcut aile hekimliği uygulamaları ve sağlık politikalar dahilinde hasta memnuniyetine verilen önem, çalışan memnuniyeti için gösterilmemektedir. Hasta memnuniyetini ölçen düzenli araştırmalar, çalışan memnuniyeti konusunda da yapılmalıdır
18- Performans kesintisi;
Negatif performans olmaması için işlem oranı %98 olması gerekiyor ki bu oran çok yüksek bir rakamdır. Kişi çocuğunu aşıya getirmiyor ve bu yüzden birim negatif performansa tabi tutuluyor. Bu oranın düzeltilmesi gerekmektedir. Bu oranın %80-85 gibi bir seviyelere indirilmesi gerekmektedir. Aile hekimlerinin performanslarının değerlendirilmesinde, sadece hasta sayısı gibi sayısal göstergeler değil, aynı zamanda kalite göstergelerini de göz önünde bulunduran bir sistem geliştirilmelidir.
19- Mesleki eğitimler;
Alınan mesleki eğitimler hizmet puanlarına ek puan olarak yansımalıdır. Aile hekimleri eğitimlere katıldıkları süre içerisinde performans kesintilerine maruz kalabilmektedir. Bu durum gözden geçirilmelidir.
20- Misafir hastalar;
Misafir hastalar için ücret ödenmelidir.
Dr. Serkan AKINCI
Aile Hekimi