Dünyada ölüm nedenlerine bakıldığında Aterosklerotik Kardiyovasküler hastalıklar (ASKH) en önemli nedenler arasında yer almaktadır. Dünyaya paralel olarak ülkemizde de ölüm nedenleri arasında her dönemde ASKH ilk sıralarda olmuştur. Konya’daki duruma bakarsak mevcut durum dünya ve ülkemizden çok farklı değil. Bu durum Konya mutfağının kırmızı et tüketimine olan yatkınlığı, yağ, un, tütün alışkanlıkları, por yapmama vs. birçok neden ile açıklanabilir.
ASKH önlenebilir nedenleri olan bir hastalıktır. Dislipidemi ise ASKH’nin en önemli önlenebilir nedenleri arasında yer alır. Bu nedenle tanı ve tedavisinde öncelikle 1.ve 2. basamakta çalışan hekimlere büyük görevler düşmektedir. Ülkemizde birinci basamakta görev yapan ve sağlık sisteminin ilk ve en önemli halkası olan Aile hekimliğine başvuran kişilerin ASKH’nın önlenebilir nedenleri arasında yer alan dislipidemi açısından incelenip karar verilebilmesi için hekim tarafından kullanılan dislipidemi kılavuzlarının tüm tıp camiasında ve herkes tarafından anlaşılır ve kullanışlı olması önemlidir. Ancak son yıllarda yayınlanan birçok dislipidemi kılavuzu olmasına rağmen aralarında oldukça ciddi farklılıklar vardır. Bu nedenle güncel ve yerel bir dislipidemi kılavuzuna acilen ihtiyaç vardır.
Son 25-30 yıla baktığımızda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve aynı paralellikte Konya ilinde de VKI yükselmesi dolayısı ile obezite artışı gözlemlenmektedir. Obezite ve diğer faktörlerin artışı ile birlikte Tip2 DM tanısı alan hastalarında artması,bu durumlara paralel olarak dislipidemi sıklığını da giderek artırmıştır ve sonuçta dislipidemi tedavisi hem güncel hem önemli bir hal almıştır. Tanı ve sayıdaki artışa rağmen tedavide standardizasyonun sağlanamaması halen büyük sorun teşkil etmektedir. Kılavuzlar bu aşamada büyük önem taşımaktadır.
Konya’da görev yapan ve dislipidemi tanı ve tedavisinde aktif yer alan Aile hekimleri olarak standart kılavuzlara ihtiyaç duyulduğunun farkındayız. Çok değil daha 10 yıl öncesine kadar dünyada ve ülkemizde dislipidemi tanı ve tedavisinde ABD ulusal kolesterol eğitim programı ( NCEP ATPIII ) kılavuzu yaygın bir şekilde kullanılıyordu. En azından tüm dünyada bu konuda bir standardizasyon sağlanmıştı. Ancak nedeni anlaşılmayacak şekilde son yıllarda Avrupa ve kuzey Amerika’da farklı uzmanlık dernekleri tarafından birbirinden farklı birçok kılavuz yayınlanmaya başladı. Bu kılavuzların tanı ve tedavilerinde farklılıkların görülmesi dislipidemi tanı ve tedavisindeki kafa karışıklıklarını artırmıştır.
Mevcut kılavuzları incelediğimizde aralarındaki önemli farklardan birisi risk analizini hesaplarken hangi lipoproteinlerin kullanılacağıdır.Kılavuzların büyük bir kısmı LDL kolesterol yüksekliğini tedavi başlamasında önemli bir veri kabul etmekte iken, son zamanlarda ise Non-HDL kolesterol düzeyi,uluslararası ateroskleroz derneği kılavuzunda öncelikli tedavi hedefi olarak tanımlanmıştır.Bu görüşü ABD klinik endokrinologlar birliğide kabul etmektedir.
Non-HDL kolesterol tokluk durumda da ölçülebilmesi nedeniyle de önemli bir klinik avantaj sağladığı bu kılavuzlarda vurgulanmaktadır. Dislipidemi kılavuzları arasındaki diğer bir fark ise riskin hesaplamasıdır. Kılavuzların bir çoğu kardiyovasküler risk hesaplarken mortalite ve morbiditeyi birlikte değerlendirip 10 yıllık risk hesabı vermektedir. Ancak Avrupa kardiyoloji derneği (ESC) ve Avrupa ateroskleroz derneği (EAS) ortak yayınladıkları kılavuzlarında 10 yıllık mortalite esası ile hesap yapmaktadır. Uluslararası ateroskleroz derneği ise yayınladığı kılavuzda risk hesaplanmasının ömür boyu olmasını öngörür. ABD kardiyoloji birliği (ACC) ve ABD kalp derneği (AHA) kılavuzlarında ise risk hesaplamaları 30 yıl içindir. Bu kılavuzlarda olan başka bir sorun mevcut kılavuzların 40 yaş üzeri için hazırlanmış olmasıdır. Sadece ESC/EAS kılavuzunda gençlerdeki risk durumunu kendi yaş gruplarına göre karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Ancak bu başka bir sıkıntıya sebep olacaktır çünkü karşılaştırılan grubu oluşturan populasyonun kimlerden oluşacağı konusudur. Her ülkenin hatta ülke içerisinde her bölgenin bile farklı yaşam koşulları, spor anlayışları ve gıda alışkanlıkları vardır.
Tüm bunlara bakıldığında dislipidemi tanı ve tedavisinde aktif olarak yer alan aile hekimleri olarak beklentimiz, kılavuzlarda olan fikir karmaşasının bir an önce sonlandırılması ve tedavide hedeflerin net olarak koyulmasıdır. Günümüzde görsel ve yazılı basında çıkan bir çok haber nedeni ile başvuran hastalar arasında diyetine dikkat etmeme, tedaviye direnç, alternatif tıpa yönelme ve statin karşıtı bir duruş sergilenmektedir. Aynı şekilde hekimler açısından da kılavuzlar arasındaki gerek tanı gerekse tedavi açısından farklılıklar kafaları daha da karıştırmaktadır.
Bu karışıklığı önlemek adına günümüzde kardiyovasküler riskli olarak birçok kılavuzda adı geçen ülkemizde bir an önce karşılaştırmalı verilere dayanan, ülkemiz koşullarına uygun, bölgeler hatta her il için ayrı ayrı hazırlanmış güncel bir dislipidemi risk hesaplayıcı kılavuzları yapılacak çalışmalarla bir an önce oluşturulması gerekmektedir.
Dr. Hamdi Akkuş